Sahihul Buhari Arapça

Stok Kodu:
9786050623925
Boyut:
23.5 x 16,5
Sayfa Sayısı:
1670
Baskı:
1
Basım Tarihi:
15.07.2020
Çeviren:
Cübbeli Ahmet Hoca Efendi
Kapak Türü:
Sert Kapak
Dili:
Arapça
Kategori:
%40 indirimli
400,00TL
240,00TL
9786050623925
460649
Sahihul Buhari Arapça
Sahihul Buhari Arapça
240.00
Sahîhu'l-Buhârî

Bütün hamdler hamde lâyık yegâne Zât olup Kur'ân-ı Kerîm'indeRasûl-ü Zîşân'ı hakkında:

﴿ وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰىۜ + اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰىۙ ﴾

“O nefsânî bir arzudan dolayı konuşmaz. O(nun söyledikleri), ancak(Allâh-u Te‘âlâ tarafından Cebrâîl(Aleyhisselâm)vâsıtasıyla kendisine)vahyedilmekte olan bir vahiydir.”(en-Necm Sûresi:3-4)buyuranAllâh-u Te‘âlâ'ya mahsustur.

Sınırsız salât-ü selâmlarEbû Bekre(Radıyallâhu Anh)dan mervî olan Vedâ Haccı'ndaki hutbesinin sonunda:

عَنْ أَب۪ي بَكْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لِيُبَلِّغِ الشَّاهِدُ الْغَائِبَ، فَإِنَّ الشَّاهِدَ عَسٰى أَنْ يُبَلِّغَ مَنْ هُوَ أَوْعٰى لَهُ مِنْهُ.»

“Burada hâzır bulunan(lar sözlerimi)burada olmayan(lar)a ulaştırsın. Zîrâ(burada)hâzır olan kişinin bunu daha iyi anlayan birine teblîğ etmesi(ulaştırması)umulur.”(el-Buhârî,es-Sahîh, el-‘Ilim:9, rakam:67, 1/37)buyuranRasûlüllâh(Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)e, Ehl-i Beyti'ne ve tüm sahâbesinin üzerine olsun.

“Sahîh-i Buhârî”nin İlk Matbû Baskıları

“Sahîh-i Buhârî”İslâm tarihi boyunca üzerinde en çok çalışılan eserlerden biri olmuştur.

KâtipÇelebi(Rahimehullâh),İmâm-ıBuhârî(Rahimehullâh)ın“Sahîh”i üzerine şerh, hâşiye, ta‘lik, ihtisâr ve benzeri türden yapılmış 80'den fazla çalışmanın ismini vermektedir. Günümüzde yapılan yeni bir araştırmaya göre de“Sahîh-i Buhârî”hakkında muhtelif türde gerçekleştirilen çalışmaların sayısı yaklaşık beş yüzü bulmaktadır.

Bu şâheserin bu kadar ilgi görmesinde hiç şüphesizİmâm-ıBuhârî(Rahimehullâh)ın, hadisleri kabulde gösterdiği hassâsiyet, tertîb ve tasnifteki muvaffakiyeti yanısıraİmâm-ıBuhârî(Rahimehullâh)ın ihlâs ve samîmiyetinin de önemli tesiri olmuştur.

Öne çıkan bu ve benzeri özellikleri sebebiyle“Sahîh-i Buhârî”zaman içindeAllâh-u Te‘âlâ'nın kitabından sonra en sahîh kitap olarak bilcümle ulemâ nezdinde genel bir kabûle mazhar olmuştur.

“Sahîh-i Buhârî”târih boyunca birçok kere yazılmış, özellikle matbaanın İslâm dünyâsında yaygınlaşmaya başlaması ile birlikte mahtût nüshalar (yazma hâldeki çalışmalar) matbû neşirlere dönüşmüş ve ortaya birçok“Sahîh-i Buhârî”metni çıkmıştır.

Bunlar arasında dünyâ üzerindeki tam metinli ilk matbû nüsha kabul edilen Hindistanlı âlimAhmed Alî es-Sehârenpûrî(Rahimehullâh)ın (ö. 1880) Delhi'de yaptığı 1851-1853 târihli hâşiyeli neşri ileSultân 2.Abdülhamîd Hân'ın masrafını kendi özel hazînesinden karşılamak sûretiyle 1893-1895'te Mısır'da yaptırdığı“Sahîh-i Buhârî”neşri öne çıkmaktadır.

Sultân 2.Abdülhamîd Hân Neşri'nin Özellikleri

“Sahîh-i Buhârî”nin en ilmî neşirlerinden birini teşkil edenSultân 2.Abdülhamîd Hânneşri birçok yönden emsallerine üstünlük arz etmektedir. Neşrin en önemli özelliği“Sahîh-i Buhârî”nin günümüze ulaşan en güvenilir ve ayrıntılı nüshası olanYûnînî(Rahimehullâh)ın nüshasını esas almasıdır.

“Sahîh-i Buhârî”nin yeni bir baskısını yapma fikrinin nasıl ortaya çıktığı belli olmamakla birlikteSultân 2.Abdülhamîd Hân(Aleyhi'r-Rahmeti ve'l-Ğufrân)ın 1311 (1893) yılında bu yeni neşir için emir verdiği ve bu neşrin baştaYûnînînüshası olmak üzere diğer mûteber nüshalara dayanılarak yapılmasını istediği kitabın mukaddimesinde belirtilmektedir. (el-Buhârî,Sahîhu'l-Buhârî, nşr.: Heyet, -Sultâniyye-, 1/3 -Mukaddime-)

NitekimSultân 2.Abdülhamîd Hânneşirde kullanılmak üzere “el-Hizânetü'l-Mülûkiyye”de (Saray Kütüphânesi'nde) bulunan yazmaYûnînînüshasıyla diğer bâzı matbû nüshaları da Mısır'a göndermiştir.

Bunun üzerine kitabın tashîhi ile görevlendirilen ve Ezher ulemâsından oluşan bir heyet Ezher ŞeyhiHassûneen-Nevâvî(Rahimehullâh)ın başkanlığında yaptığı çalışmada İstanbul'dan gelenlere ilâve olarak Mısır'da bulunan bâzı mûteber nüshaları da dikkate almıştır.

Nihâyet bu heyet tashîh ve mukābele işlemini yaklaşık altı aylık bir sürede tamamlamış ve eser Bulak'taki Matba‘a-i Emîriyye'de dokuz cilt (iki mücelled) hâlinde basılmıştır. Kitabın ilk dört cildi 1. mücelledi, kalan beş cildi ise 2. mücelledi oluşturmaktadır.

Kitabın üzerindeki baskı kayıtlarında 1311-1312 târihleri okunmakla birlikte, son cildin sonunda baskının 1313 Rabi‘ulevvel ayının başlarında (Ağustos 1895) tamamlandığı belirtilmiştir. Nitekim Ezher ŞeyhiHas-
sûne
en-Nevâvî(Rahimehullâh)ın kitabın tamamlanması münâsebetiyle kaleme aldığı ve neşrin hikâyesinin anlatıldığı takrîrin sonunda 20 Safer 1313 (12 Ağustos 1895 Pazar) târihi okunmaktadır.

Hassûne en-Nevâvî(Rahimehullâh)ın baskının başında yer alan takrîrindeki beyânına göreSultân 2.Abdülhamîd Hânsünnete hizmet etme gâyesiyle nakle ve akla uygun bir şekilde hadîs-i şerîflerin neşrine karar vermiş, bunun için de hadîs-i şerîf kitapları içinde sıhhati ile öne çıkan“Sahîh-i Buhârî”nin yazma ve matbû nüshaları karşılaştırılarak yeni bir baskısının yapılmasını ve ücretsiz olarak İslâm dünyâsına dağıtılmasını irâde buyurmuştur.

Hassûne en-Nevâvî(Rahimehullâh),Sultân 2.Abdülhamîd Hân(Rahimehullâh)ın bu tâlimâtının 19 Ramazan 1312 (16 Mart 1895) yılında Osmanlı'nın Mısır temsilcisiGâzî Ahmed Muhtar Paşaile kendisine ulaştırıldığını, İstanbul'dan gelen yazmaYûnînînüshasıyla diğer matbû nüs-
halarınAbdüsselâm Paşa el-Müveylihîeliyle teslim edildiğini belirtir.

Bu emr-i hâkânî üzerine kendisi Hanefî olanHassûne en-Nevâvî(Rahimehullâh)dört mezhebe mensup Ezher ulemâsından on altı kişilik tashîh ve mukābele heyeti kurmuştur.

Tashîh heyeti yaptıkları çalışma sonunda kitabın tashîh ve mukābelesini büyük bir dikkatle tamamlamış olmakla birlikte ortaya çıkan matbaa hatâları her cildin başında “Hatâ-Savâb” cetveli hâlinde baskıya eklenmiştir.

Metinden önce yer alan mukaddimede iseSultân 2.Abdülhamîd Hân'ın vesîle olduğu bu neşir faaliyetinden övgüyle bahsedildikten sonraYûnînînüshasının hikâyesi anlatılmış, ayrıca yazma nüshanın ilk sayfasında bulunanİbnü Mâlik'e âit ifâdelerle, son sayfada yer alanYûnînî(Rahimehullâh)ın nüsha hakkındaki açıklamaları iktibâs edilmiştir.

Kitabın en başında Ezher şeyhinin takrîri ve muhtemelen ona âit mukaddime dışındaŞeyhulislam Mehmed Cemâleddîn Efendi'nin mühürlü tasdîki ile altı kişilik tashîh heyetinin mühür ve isimleri bulunmaktadır.

Mukaddimedeki ifâdelerden anlaşıldığına göre basılan kitabın aslına uygunluğuSultân 2.Abdülhamîd Hân'ın emriyle şeyhulislâm riyâsetindeki altı kişilik heyet tarafından ayrıca cüz cüz mütâlaa edilerek onaylanmıştır.

Elinizdeki BuNüshanın Husûsiyeti

Bu fakir kardeşiniz sizlere bir“Sahîh-i Buhârî”nüshası tabettirmeyi düşündüğümde şahsî kütüphânemde,Sultân 2.Abdülhamîd Hân'ın hazırlattığı baskıdan 1-2 sene sonra (1314-1315/1896-1897) tabedilmiş bir nüshaya rastladım ki bu eserSultân 2.Abdülhamîd Hân(Aleyhi'r-Rahmeti ve'l-Ğufrân)ın baskısına birebir muvâfık olup hatâ-savâb (yanlış-doğru) cetvellerinde belirtilen tashîhleri kitaba dercedilmek sûretiyle bir kere daha tashîh edilerek basılmış bir nüsha idi. İşte sizler için o nüshayı tabettirdim ki nüshanın bu meziyetleri en sonda bulunan 9. cüzün 163. sayfasında mezkûrdur.

el-CÂMİU'S-SAHÎHSÂHİBİİMÂM-I BUHÂRÎHAZRETLERİ

İmâm-ı Buhârî Hazretleri13 Şevvâl 194 (20 Temmuz 810) Cumâ günü Buhârâ'da doğdu. Dedesinin dedesi olanBerdizbehMecûsî idi. Onun oğluMuğîre, Buhârâ vâlisiYemânel-Cu‘fîvâsıtasıyla Müslüman oldu.İmâm-ı Buhârî Hazretleribundan dolayı Cu‘fî nisbesiyle de anılmıştır.

Dedesiİbrâhimhakkında fazla bilgi bulunmamakla berâber babasıİsmâ‘îl'in,İmâm-ı Mâlik ibni EnesveAbdullâh ibni Mübârek(Radıyallâhu Anhümâ)gibi âlimlerden hadîs öğrenen bir kişi olduğu bilinmekte veİmâm-ı Buhârî Hazretlerihenüz çocukken babasının vefât ettiği, hadîse dâir bâzı kitaplarının oğluna intikāl ettiği anlaşılmaktadır. Annesinin ise duâsı makbûl dindar bir kadın olduğu zikredilmektedir.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin gözleri küçük yaşta bir hastalıktan dolayı görmez olmuştu. Annesi tedâvi ettirmeye çalıştı ise de oğlunun körlüğü devâm etti. Çocuğunun gözlerinin görmesi için uzun zaman duâ etti. Bir gece rüyâsındaİbrâhîm(Aleyhisselâm)ı görüp ondan duâ istedi.İbrâhîm(Aleyhisselâm)ona:“Üzülme, Allâh-u Te‘âlâ oğlunun gözlerini geri verecek.”diye müjdeledi. Sabah oluncaİmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)Hazretleri'nin gözleri tekrar görmeye başladı.

İmâm-ı Buhârî Hazretlerion yaşına doğruMuhammed ibni Selâm el-Bîkendî, Abdullah ibni Muhammed el-Müsnedî(Rahimehumellâh)gibi Buhâralı muhaddislerden hadîs öğrenmeye başladı.

On bir yaşlarında iken hocasıİmâm-ıDâhilî(Rahimehullâh)ın rivâyet sırasında yaptığı bâzı hatâları tashîh etmesiyle dikkatleri üzerine çekti. On altı yaşına geldiği zamanİbnü'l-MübârekveVekî‘ ibni Cerrâh(Radıyallâhu Anhümâ)nın kitaplarını tamâmen ezberlemişti.

Bu sırada annesi ve kardeşiAhmed(Rahimehümellâh)ile birlikte hacca gitti. Hac sonrası onlar memleketlerine döndükleri hâldeİmâm-ı Buhârî HazretleriMekke-i Mükerreme'de kaldı veHallâd ibni Yahyâve muhaddisHumeydî(Rahimehumellâh)gibi âlimlerden hadîs tahsîl etti. Daha sonra bu maksatla ilim merkezlerini dolaşmaya başladı.

İmâm-ı Buhârî Hazretlerikendilerinden hadîs yazdığı muhaddislerin sayısının 1080 olduğunu söyler. (ez-Zehebî,A‘lâmü'n-nübelâ, 12/395)

Meşhur talebesiFirebrî(Rahimehullâh)“el-Câmi‘u's-sahîh”iİmâm-ı Buhârî Hazretleri'nden 90.000 talebenin dinlediğini söylemektedir. En tanınmış diğer talebeleri iseİmâm-ı Müslim, Tirmizî, Ebû Hâtim, Ebû Zür‘a er-Râzî, Muhammed ibni Nasr el-Mervezî, Sâlih Cezereveİbnü Huzeyme(Rahimehümullâh)gibi muhaddislerdir.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin uzun seyahatleri sonunda derlediği hadislerle geniş bir kütüphâne meydana getirdiği ve seyahatleri esnâsında kitaplarını imkân nispetinde yanında taşıdığı anlaşılmaktadır.

Yardımcısının, odasında adım atacak yer bulunmadığından şikâyet etmesi, bir gece uyumayıp o güne kadar yazdığı hadisleri hesapladığını ve senedleri muttasıl 200.000 hadîs kaydetmiş olduğunu söylemesi de bunu göstermektedir. (ez-Zehebî,A‘lâmü'n-nübelâ, 12/411, 412, 452)

Yazdığı hadislerin kitaplarda kalmayıp onları hâfızasına nakşettiğini gösteren en iyi örneklerden biri Bağdat'ta verdiği imtihandır.İbnü Adî(Rahimehullâh)ın rivâyetine göre,İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin Bağdat'a geldiğini duyan muhaddisler 100 hadisin sened ve metinlerini birbirine karıştırarak bunları on kişiye verdiler ve onlaraİmâm-ı Buhârî Hazretleriilim meclisine gelince bu hadisleri sırayla sormalarını söylediler.

Bu on kişi tespit edilen hadisleri çeşitli İslâm ülkelerinden gelmiş olan muhaddislerin huzûrunda okuyarak bunların mâhiyeti hakkında bilgi istediler.İmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)Hazretlerionlara bu hadislerin hiçbirini okunduğu şekliyle bilmediğini belirttikten sonra, ilk soruyu yönelten kimseden başlayarak, sordukları hadislerin sened ve metinlerinin doğrusunu her birine ayrı ayrı söyledi.

Böyleceİmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)Hazretlerihakkında tereddüdü olanlar onun nasıl bir hâfıza gücüne ve ne kadar geniş bir hadîs ilmine sâhip olduğunu yakînen anladılar.

İmâm-ı Buhârî Hazretlerikendisinden ilim tahsîl etmek isteyen herkese bildiğini esirgemeden vermesine rağmen devlet adamlarından uzak durur, onların saraylarına gitmeyi ilmi küçük düşüren bir davranış olarak kabûl eder ve bu uğurda her zorluğa katlanmayı göze alırdı.

Horasan vâlisiHâlid ibni Ahmed ez-Zühlîona bir adamını göndererek“el-Câmi‘u's-sahîh”,“et-Târîhu'l-kebîr”ve diğer eserlerini kendisinden dinlemeyi arzu ettiğini bildirince bu talebi reddetti.

İmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)ilmi küçük düşüremeyeceğini, onu başkalarının ayağına ötüremeyeceğini, gerçekten arzu ediyorsa hadîs okuttuğu mescide gelmesini, bunu da istemiyorsa hadîs okutmasını yasaklayabileceğini bildirdi ama ilmi kimseden esirgemediğini de haber verdi.

Buhârâ vâlisinin sâdece kendi çocuklarına ders vermesi yolundaki isteğini de ilmi belli insanlara tahsis edemeyeceği gerekçesiyle reddetti.

Bunun üzerine vâli, yakın adamlarından bâzılarınınİmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin Ehl-i Sünnet görüşüyle bağdaşmayan fikirlere sâhip olduğunu iddiâ etmelerini sağladı. Sonra da bu iddiâya dayanarak onun kendi memleketinden sürgün edilmesine hükmetti.

Bu durum karşısındaİmâm-ı Buhârî HazretleriBuhârâ'dan ayrılarak oradan Semerkand'e gitmek üzere yola çıktı. Semerkand'e 3 mil mesâfede bulunan Hartenk kasabasındaki akrabâlarını ziyâret etti.

Fakat orada hastalandı ve Semerkand'e gidemedi. 256 yılının Ramazan Bayramı gecesi vefât etti, ertesi gün (1 Eylül 870 Cumâ) orada toprağa verildi. Âilesi hakkında bütün bilinenler,Ahmedadında bir oğlu olduğu ve evinde birkaç yardımcısı bulunduğundan ibârettir.

İmâm-ıBuhârîHazretleri'ninBâzıHusûsiyetleri

İmâm-ı Buhârî Hazretleriorta boylu olup zayıf ve ince bir yapıya sâhipti. Birçok güzel huyu yanında az konuşması, başkalarının sâhip olduğu imkânlara özenmemesi gibi özellikleri de vardı.

Yiyip içmeye önem vermezdi. Onun cömertliğini, dünyâ malına değer vermediğini ve yardım severliğini gösteren davranışları pek çoktur.

25.000 dirhem alacaklı olduğu birine karşı gösterdiği müsâmaha dikkat çekicidir. Uzun zamandan beri borcunu ödemeyen bu şahıstan bâzı idâreciler vâsıtasıyla alacağını tahsîl etmesini tavsiye edenlere “Ben onlardan yardım istersem onlar da benden işlerine geldiği gibi fetvâ vermemi isterler, dünyâ için dînimi satamam.” demiştir.

Fakat bâzı dostları ona rağmen bu konuyu yöneticilere söylediler.İmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)Hazretleribunu haber alınca ilgililere mektup yazarak borçluya bir kötülük yapılmamasını istedi ve onunla her yıl kendisine 10 dirhem ödemek üzere anlaşma yaptı.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin dünyâ işleriyle ilgilenmediği, şahsî işlerini bir adamının yürüttüğü kendi ifâdelerinden anlaşılmaktadır.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin ahlâkî fazîletleri, tenkit ettiği râviler hakkında bile son derece mûtedil ve insaflı sözlerinde görülür. Bir râvi için kullandığı en ağır cerh ifâdeleri, o kimsenin güvenilemeyecek kadar zayıf olduğunu beyân sadedinde “Münkerü'l-hadîs”, muhaddislerin onun hakkında fikir beyân etmediğini ise “Seketû anh” tâbirlerinden ibârettir.

İmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)hadîs uydurmakla tanınan kimseler hakkında bile yalancı (kezzâb) ifâdesini pek nâdir kullanmıştır. Gıybetten sakınarak kimseyi çekiştirmediğini söylemesi ve:

«أَرْجُو أَنْ أَلْقَى اللّٰهَ وَلَا يُحَاسِبُن۪ي أَنِّي اغْتَبْتُ أَحَدًا ...
مَا اغْتَبْتُ أَحَدًا قَطُّ مُذْ عَلِمْتُ أَنَّ الْغِيْبَةَ تَضُرُّ بِأَهْلِهَا.»

“Ben umuyorum kiAllâh'a kavuştuğumda herhangi bir kimseyi gıybet ettiğime dâir beni muhâsebeye tâbi tutmayacaktır.Çünkügıybetin, kendisi ile meşgul olanlara zarar verdiğini bildiğim günden beri aslâ kim-
seyi gıybet etmedim.”(ez-Zehebî, Târîhu'l-İslâm, 19/259)demesi bu konudaki titizliğini göstermektedir.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin oğlu gibi sevip ilgilendiği kâtibiMuhammed ibni Ebû Hâtimonun ok atmayı çok sevdiğini, yanında bulunduğu uzun yıllar boyunca attığı oklardan sâdece ikisinin hedefe isâbet etmediğini ve bu hususta kimsenin onunla boy ölçüşemeyeceğini söylemektedir. Bâzı kitaplarda yer alan ahlâkî beyitleri ise onun şiir zevkini yansıtmaktadır.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'ni yakından tanıyan âlimlerin takdirkâr ifâdeleri, onun ilmî şahsiyeti hakkında fikir vermektedir.

HocasıNu‘aym ibni Hammâd(Rahimehullâh)ile muhaddisYa‘kûb ibni İbrâhîm ed-Devrakî(Rahimehullâh): “Buhârîbu ümmetin fakîhidir.” derlerdi.

Hadîs ve fıkıh ilimlerindeki derin bilgisiyle tanınan hocasıİshâk ibni Râhûye(Rahimehullâh)muhaddislere: “Bu gençten hadîs yazınız.” diye tavsiyede bulunduktan sonra “EğerBuhârî,Hasen-i Basrî(Radıyallâhu Anhümâ)zamânında gelmiş olsaydı hadîs ve fıkhı çok iyi bildiği için herkes ona başvurmak zorunda kalacaktı.” derdi.

Yine Basralı hocalarından ve “Emîrü'l-mü'minîn fi'l-hadîs” lakabını almış nâdir muhaddislerden biri olanAlî ibni Medînî(Rahimehullâh)a “Buhârîsâdece senin yanında tevâzu gösteriyor.” dediler.

İbnü'l-Medînî(Rahimehullâh)da: “Siz ona bakmayın, onun gözleri kendisi gibi birini daha görmemiştir.” karşılığını verdi.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin Eserleri

1)“el-Câmi‘u's-sahîh.”

İmâm-ı Buhârî Hazretlerihalk arasında“Sahîh-i Buhârî”diye şöhret bulan bu eseri 600.000 kadar hadîs arasından seçerek on altı yılda meydana getirdiğini, her bir hadîsi yazmadan önce mutlakā boy abdesti alarak iki rekât namaz kıldığını söylemiştir.

Eserini Buhârâ'da yazmaya başlamış, tasnîfine Mekke, Medîne ve Basra'da devâm etmiştir.

Yeryüzünde hiçbir esere gösterilmeyen bir ihtimâma mazhar olan ve İslâm dünyâsında hakkında yüzlerce inceleme ve şerh kaleme alınmış bulunan bu eser İstanbul, Mısır, Hindistan ve Avrupa'da birçok defâ basılmıştır.

2)“et-Târîhu'l-kebîr.”

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin“el-Câmi‘u's-sahîh”ten önce yazdığı bu kitap sahasının ilk eserlerinden biri olup burada ashâb-ı kiramdan kendi şeyhlerine gelinceye kadar 13.000'e yakın râvîٰnin güvenilirlik derecesini tespit etmiştir. Eser matbûdur.

3)“et-Târîhu'l-evsat.”

“et-Târîhu'l-kebîr”in bir muhtasarı olduğu anlaşılmakla berâber eserin tam olarak günümüze geldiği bilinmemektedir. Çok eksik bir nüshası (Bankipûr 12/32, no:687, 56 verak) Hindistan'da mevcuttur.

4)“et-Târîhu's-sağîr.”

“et-Târîhu'l-kebîr”in bir hulâsâsı olup râvîleri“et-Târîhu'l-kebîr”deki gibi alfabetik olarak değil de vefât târihlerine göre ele almakta ve onlar hakkında diğer eserlerinde rastlanmayan bilgiler vermektedir. Eser matbûdur.

5)“Kitâbü'd-du‘afâi's-sağîr.”

İbrâhîmismiyle başlamakta ve 418 râvîyi ihtivâ etmektedir.İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin daha önce zikredilen kitaplarına nispetle oldukça küçük hacimli olup alfabetiktir. Eser basılmıştır.

6)“Kitâbü'l-künâ.”

“et-Târîhu'l-kebîr”i tamamlayıcı mâhiyette olan bu eser, isimlerinden çok künyeleriyle tanınan 1000 kadar râvî hakkında kısa bilgiler vermektedir. Kitap yayımlanmıştır.

7)“et-Târîh fî ma‘rifeti ruvâti'l-hadîs ve nakaleti'l-âsâr ve temyîzi sikātihim min zu‘afâihim ve târîhi vefâtihim.”

Bu eser deİmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin diğer târih kitaplarına nispetle oldukça küçük hacimli olup Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi'nde bir nüshası bulunmaktadır (Medine, no:524, 18 verak).

8)“et-Tevârîh ve'l-ensâb.”

Bâzı önemli şahsiyetler hakkında bilgiler ihtivâ eden eserin diğer kitaplarda olduğu gibi belli bir usûlü yoktur. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi'nde bir nüshası mevcuttur (3.Ahmed, no:2969, vr:382a-399b).

9)“el-Edebü'l-müfred.”

“el-Câmi‘u's-sahîh”te bulunmayan güzel ahlâka dâir bâzı hadisleri de ihtivâ eden ve 644 bâb içinde 1322 hadîsi toplayan eser yayımlanmıştır.

Bu eserde İslâm'ın edeplerinden bahsettiği için büyük velîŞeyh Muhammed Zekeriyyâ el-Buhârî Hazretleriher yemekten sonra zikre niyet ederek bu eserden birkaç hadîs-i şerîf okur ya da misâfirlerden birine okuturdu ki bâzen bana da okutturduğu olurdu.İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin bu eserlerden başka bâzı eserlerinin daha mevcut olduğu kaynaklarda mezkûrdur.

(el-Buhârî,et-Târîhu'l-kebîr, 1/49, 2/60, 95, 158, 169, 3/1;el-Hatîb,Târîhu Bağdâd, 2/4-34;ez-Zehebî,A‘lâmü'n-nübelâ, 12/391-471;es-Sübkî,Tabekāt, 2/213-235;İbnü Hacer,Tehzîbü't-Tehzîb, 1/274-275, 9/47-55;el-Kettânî,er-Risâletü'l-müstetrafe, sh:41 ve devâmı;Yûsuf el-Kettânî,Rubâ‘iyyâtü'l-İmâmi'l-Buhârî, sh:44-49;‘Abdülğanî ‘Abdülhâlik,el-İmâmü'l-Buhârî ve sahîhuh; Tdv İslam Ansiklopedisi, 6/368-372)

SAHÎH-İBUHÂRÎİLEBEREKETLENMEHUSÛSU

1) “Sahîh-i BuhârîyiHatmetmek

İmâm-ı Bistâmî, Taşköprîzâdeveİmâm-ı Nebhânî(Rahimehümullâh)ın beyanları vechile;Muhammed ibni İsmâ‘îl el-Buhârî(Rahimehullâh)a âit“Sahîh-i Buhârî”kitabını hatmetmek tâûn ve vebâ gibi bulaşıcı hastalıklardan korunmak için meşâyih tarafından tecrübe edilmiş amellerdendir.

(‘Abdurrahmân el-Bistâmî,el-Ed‘ıyetü'l-müntehabe, Süleymâniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, rakam:4228, verak:18a-18b;‘Isâmüddîn Taşköprîzâde,Risâletü'ş-şifâ li-edvâi'l-vebâ, sh:95-96;Yûsuf en-Nebhânî,Se‘âdetü'd-dâreyn, sh:576)

2)Kur'ân-ıKerîmDışındaki KitaplarınŞifâve
TeberrükMaksadıyla Okunması

Bâzıları: “Te‘abbüd (lafzının okunması ile ibâdet yapmak) için ancak Kur'ân-ı Kerîm okunur, siz ise‘Buhârî've‘Şifâ-i Şerîf'gibi bâzı kitapları hatmediyorsunuz.” diye îtirazda bulunduğundaİmâm-ı Dirkāvî(Rahimehullâh)gibi bâzı ulemâ onlara:

“Biz bu kitapları te‘abbüd tarîki üzere (lafzını okuyarak ibâdet yapmak için) değil teberrük (bereketlenme) yolu üzere okuyoruz, zîrâ bu eserler âyet, hadîs, siyer ve mûcizât ile doludur ve onlarda birçok ulemâdan nakiller vârid olmuştur.

‘Buhârî've‘Şifâ-i Şerîf'gibi gibi eserlerin kırâatiyle teberrük nasıl inkâr edilebilir?! Onlarda bulunan lafızların ekserîsi ya Kur'ân âyetleridir ya hadîs-i şerîflerdir ya salevât-ı şerîfedir ya da duâdır.

Bunlarda bulunan havâs (husûsiyetler ve etkiler) denenmiş ve tesiri (faydası) görülmüştür. Deneyip nakledenlerin tecrübeleri deneyimsizler tarafından nasıl inkâr edilebilir?!” diye cevap vermişlerdir. (‘Abdülhayy el-Kettânî,el-Medhal ilâ kitâbi'ş-Şifâ, sh:243)

3)Sahîh-i BuhârîRasûlüllâh(SallellâhuAleyhi

Sahîhu'l-Buhârî

Bütün hamdler hamde lâyık yegâne Zât olup Kur'ân-ı Kerîm'indeRasûl-ü Zîşân'ı hakkında:

﴿ وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰىۜ + اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰىۙ ﴾

“O nefsânî bir arzudan dolayı konuşmaz. O(nun söyledikleri), ancak(Allâh-u Te‘âlâ tarafından Cebrâîl(Aleyhisselâm)vâsıtasıyla kendisine)vahyedilmekte olan bir vahiydir.”(en-Necm Sûresi:3-4)buyuranAllâh-u Te‘âlâ'ya mahsustur.

Sınırsız salât-ü selâmlarEbû Bekre(Radıyallâhu Anh)dan mervî olan Vedâ Haccı'ndaki hutbesinin sonunda:

عَنْ أَب۪ي بَكْرَةَ رَضِيَ اللّٰهُ تَعَالٰى عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ تَعَالٰى عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «لِيُبَلِّغِ الشَّاهِدُ الْغَائِبَ، فَإِنَّ الشَّاهِدَ عَسٰى أَنْ يُبَلِّغَ مَنْ هُوَ أَوْعٰى لَهُ مِنْهُ.»

“Burada hâzır bulunan(lar sözlerimi)burada olmayan(lar)a ulaştırsın. Zîrâ(burada)hâzır olan kişinin bunu daha iyi anlayan birine teblîğ etmesi(ulaştırması)umulur.”(el-Buhârî,es-Sahîh, el-‘Ilim:9, rakam:67, 1/37)buyuranRasûlüllâh(Sallellâhu Aleyhi ve Sellem)e, Ehl-i Beyti'ne ve tüm sahâbesinin üzerine olsun.

“Sahîh-i Buhârî”nin İlk Matbû Baskıları

“Sahîh-i Buhârî”İslâm tarihi boyunca üzerinde en çok çalışılan eserlerden biri olmuştur.

KâtipÇelebi(Rahimehullâh),İmâm-ıBuhârî(Rahimehullâh)ın“Sahîh”i üzerine şerh, hâşiye, ta‘lik, ihtisâr ve benzeri türden yapılmış 80'den fazla çalışmanın ismini vermektedir. Günümüzde yapılan yeni bir araştırmaya göre de“Sahîh-i Buhârî”hakkında muhtelif türde gerçekleştirilen çalışmaların sayısı yaklaşık beş yüzü bulmaktadır.

Bu şâheserin bu kadar ilgi görmesinde hiç şüphesizİmâm-ıBuhârî(Rahimehullâh)ın, hadisleri kabulde gösterdiği hassâsiyet, tertîb ve tasnifteki muvaffakiyeti yanısıraİmâm-ıBuhârî(Rahimehullâh)ın ihlâs ve samîmiyetinin de önemli tesiri olmuştur.

Öne çıkan bu ve benzeri özellikleri sebebiyle“Sahîh-i Buhârî”zaman içindeAllâh-u Te‘âlâ'nın kitabından sonra en sahîh kitap olarak bilcümle ulemâ nezdinde genel bir kabûle mazhar olmuştur.

“Sahîh-i Buhârî”târih boyunca birçok kere yazılmış, özellikle matbaanın İslâm dünyâsında yaygınlaşmaya başlaması ile birlikte mahtût nüshalar (yazma hâldeki çalışmalar) matbû neşirlere dönüşmüş ve ortaya birçok“Sahîh-i Buhârî”metni çıkmıştır.

Bunlar arasında dünyâ üzerindeki tam metinli ilk matbû nüsha kabul edilen Hindistanlı âlimAhmed Alî es-Sehârenpûrî(Rahimehullâh)ın (ö. 1880) Delhi'de yaptığı 1851-1853 târihli hâşiyeli neşri ileSultân 2.Abdülhamîd Hân'ın masrafını kendi özel hazînesinden karşılamak sûretiyle 1893-1895'te Mısır'da yaptırdığı“Sahîh-i Buhârî”neşri öne çıkmaktadır.

Sultân 2.Abdülhamîd Hân Neşri'nin Özellikleri

“Sahîh-i Buhârî”nin en ilmî neşirlerinden birini teşkil edenSultân 2.Abdülhamîd Hânneşri birçok yönden emsallerine üstünlük arz etmektedir. Neşrin en önemli özelliği“Sahîh-i Buhârî”nin günümüze ulaşan en güvenilir ve ayrıntılı nüshası olanYûnînî(Rahimehullâh)ın nüshasını esas almasıdır.

“Sahîh-i Buhârî”nin yeni bir baskısını yapma fikrinin nasıl ortaya çıktığı belli olmamakla birlikteSultân 2.Abdülhamîd Hân(Aleyhi'r-Rahmeti ve'l-Ğufrân)ın 1311 (1893) yılında bu yeni neşir için emir verdiği ve bu neşrin baştaYûnînînüshası olmak üzere diğer mûteber nüshalara dayanılarak yapılmasını istediği kitabın mukaddimesinde belirtilmektedir. (el-Buhârî,Sahîhu'l-Buhârî, nşr.: Heyet, -Sultâniyye-, 1/3 -Mukaddime-)

NitekimSultân 2.Abdülhamîd Hânneşirde kullanılmak üzere “el-Hizânetü'l-Mülûkiyye”de (Saray Kütüphânesi'nde) bulunan yazmaYûnînînüshasıyla diğer bâzı matbû nüshaları da Mısır'a göndermiştir.

Bunun üzerine kitabın tashîhi ile görevlendirilen ve Ezher ulemâsından oluşan bir heyet Ezher ŞeyhiHassûneen-Nevâvî(Rahimehullâh)ın başkanlığında yaptığı çalışmada İstanbul'dan gelenlere ilâve olarak Mısır'da bulunan bâzı mûteber nüshaları da dikkate almıştır.

Nihâyet bu heyet tashîh ve mukābele işlemini yaklaşık altı aylık bir sürede tamamlamış ve eser Bulak'taki Matba‘a-i Emîriyye'de dokuz cilt (iki mücelled) hâlinde basılmıştır. Kitabın ilk dört cildi 1. mücelledi, kalan beş cildi ise 2. mücelledi oluşturmaktadır.

Kitabın üzerindeki baskı kayıtlarında 1311-1312 târihleri okunmakla birlikte, son cildin sonunda baskının 1313 Rabi‘ulevvel ayının başlarında (Ağustos 1895) tamamlandığı belirtilmiştir. Nitekim Ezher ŞeyhiHas-
sûne
en-Nevâvî(Rahimehullâh)ın kitabın tamamlanması münâsebetiyle kaleme aldığı ve neşrin hikâyesinin anlatıldığı takrîrin sonunda 20 Safer 1313 (12 Ağustos 1895 Pazar) târihi okunmaktadır.

Hassûne en-Nevâvî(Rahimehullâh)ın baskının başında yer alan takrîrindeki beyânına göreSultân 2.Abdülhamîd Hânsünnete hizmet etme gâyesiyle nakle ve akla uygun bir şekilde hadîs-i şerîflerin neşrine karar vermiş, bunun için de hadîs-i şerîf kitapları içinde sıhhati ile öne çıkan“Sahîh-i Buhârî”nin yazma ve matbû nüshaları karşılaştırılarak yeni bir baskısının yapılmasını ve ücretsiz olarak İslâm dünyâsına dağıtılmasını irâde buyurmuştur.

Hassûne en-Nevâvî(Rahimehullâh),Sultân 2.Abdülhamîd Hân(Rahimehullâh)ın bu tâlimâtının 19 Ramazan 1312 (16 Mart 1895) yılında Osmanlı'nın Mısır temsilcisiGâzî Ahmed Muhtar Paşaile kendisine ulaştırıldığını, İstanbul'dan gelen yazmaYûnînînüshasıyla diğer matbû nüs-
halarınAbdüsselâm Paşa el-Müveylihîeliyle teslim edildiğini belirtir.

Bu emr-i hâkânî üzerine kendisi Hanefî olanHassûne en-Nevâvî(Rahimehullâh)dört mezhebe mensup Ezher ulemâsından on altı kişilik tashîh ve mukābele heyeti kurmuştur.

Tashîh heyeti yaptıkları çalışma sonunda kitabın tashîh ve mukābelesini büyük bir dikkatle tamamlamış olmakla birlikte ortaya çıkan matbaa hatâları her cildin başında “Hatâ-Savâb” cetveli hâlinde baskıya eklenmiştir.

Metinden önce yer alan mukaddimede iseSultân 2.Abdülhamîd Hân'ın vesîle olduğu bu neşir faaliyetinden övgüyle bahsedildikten sonraYûnînînüshasının hikâyesi anlatılmış, ayrıca yazma nüshanın ilk sayfasında bulunanİbnü Mâlik'e âit ifâdelerle, son sayfada yer alanYûnînî(Rahimehullâh)ın nüsha hakkındaki açıklamaları iktibâs edilmiştir.

Kitabın en başında Ezher şeyhinin takrîri ve muhtemelen ona âit mukaddime dışındaŞeyhulislam Mehmed Cemâleddîn Efendi'nin mühürlü tasdîki ile altı kişilik tashîh heyetinin mühür ve isimleri bulunmaktadır.

Mukaddimedeki ifâdelerden anlaşıldığına göre basılan kitabın aslına uygunluğuSultân 2.Abdülhamîd Hân'ın emriyle şeyhulislâm riyâsetindeki altı kişilik heyet tarafından ayrıca cüz cüz mütâlaa edilerek onaylanmıştır.

Elinizdeki BuNüshanın Husûsiyeti

Bu fakir kardeşiniz sizlere bir“Sahîh-i Buhârî”nüshası tabettirmeyi düşündüğümde şahsî kütüphânemde,Sultân 2.Abdülhamîd Hân'ın hazırlattığı baskıdan 1-2 sene sonra (1314-1315/1896-1897) tabedilmiş bir nüshaya rastladım ki bu eserSultân 2.Abdülhamîd Hân(Aleyhi'r-Rahmeti ve'l-Ğufrân)ın baskısına birebir muvâfık olup hatâ-savâb (yanlış-doğru) cetvellerinde belirtilen tashîhleri kitaba dercedilmek sûretiyle bir kere daha tashîh edilerek basılmış bir nüsha idi. İşte sizler için o nüshayı tabettirdim ki nüshanın bu meziyetleri en sonda bulunan 9. cüzün 163. sayfasında mezkûrdur.

el-CÂMİU'S-SAHÎHSÂHİBİİMÂM-I BUHÂRÎHAZRETLERİ

İmâm-ı Buhârî Hazretleri13 Şevvâl 194 (20 Temmuz 810) Cumâ günü Buhârâ'da doğdu. Dedesinin dedesi olanBerdizbehMecûsî idi. Onun oğluMuğîre, Buhârâ vâlisiYemânel-Cu‘fîvâsıtasıyla Müslüman oldu.İmâm-ı Buhârî Hazretleribundan dolayı Cu‘fî nisbesiyle de anılmıştır.

Dedesiİbrâhimhakkında fazla bilgi bulunmamakla berâber babasıİsmâ‘îl'in,İmâm-ı Mâlik ibni EnesveAbdullâh ibni Mübârek(Radıyallâhu Anhümâ)gibi âlimlerden hadîs öğrenen bir kişi olduğu bilinmekte veİmâm-ı Buhârî Hazretlerihenüz çocukken babasının vefât ettiği, hadîse dâir bâzı kitaplarının oğluna intikāl ettiği anlaşılmaktadır. Annesinin ise duâsı makbûl dindar bir kadın olduğu zikredilmektedir.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin gözleri küçük yaşta bir hastalıktan dolayı görmez olmuştu. Annesi tedâvi ettirmeye çalıştı ise de oğlunun körlüğü devâm etti. Çocuğunun gözlerinin görmesi için uzun zaman duâ etti. Bir gece rüyâsındaİbrâhîm(Aleyhisselâm)ı görüp ondan duâ istedi.İbrâhîm(Aleyhisselâm)ona:“Üzülme, Allâh-u Te‘âlâ oğlunun gözlerini geri verecek.”diye müjdeledi. Sabah oluncaİmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)Hazretleri'nin gözleri tekrar görmeye başladı.

İmâm-ı Buhârî Hazretlerion yaşına doğruMuhammed ibni Selâm el-Bîkendî, Abdullah ibni Muhammed el-Müsnedî(Rahimehumellâh)gibi Buhâralı muhaddislerden hadîs öğrenmeye başladı.

On bir yaşlarında iken hocasıİmâm-ıDâhilî(Rahimehullâh)ın rivâyet sırasında yaptığı bâzı hatâları tashîh etmesiyle dikkatleri üzerine çekti. On altı yaşına geldiği zamanİbnü'l-MübârekveVekî‘ ibni Cerrâh(Radıyallâhu Anhümâ)nın kitaplarını tamâmen ezberlemişti.

Bu sırada annesi ve kardeşiAhmed(Rahimehümellâh)ile birlikte hacca gitti. Hac sonrası onlar memleketlerine döndükleri hâldeİmâm-ı Buhârî HazretleriMekke-i Mükerreme'de kaldı veHallâd ibni Yahyâve muhaddisHumeydî(Rahimehumellâh)gibi âlimlerden hadîs tahsîl etti. Daha sonra bu maksatla ilim merkezlerini dolaşmaya başladı.

İmâm-ı Buhârî Hazretlerikendilerinden hadîs yazdığı muhaddislerin sayısının 1080 olduğunu söyler. (ez-Zehebî,A‘lâmü'n-nübelâ, 12/395)

Meşhur talebesiFirebrî(Rahimehullâh)“el-Câmi‘u's-sahîh”iİmâm-ı Buhârî Hazretleri'nden 90.000 talebenin dinlediğini söylemektedir. En tanınmış diğer talebeleri iseİmâm-ı Müslim, Tirmizî, Ebû Hâtim, Ebû Zür‘a er-Râzî, Muhammed ibni Nasr el-Mervezî, Sâlih Cezereveİbnü Huzeyme(Rahimehümullâh)gibi muhaddislerdir.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin uzun seyahatleri sonunda derlediği hadislerle geniş bir kütüphâne meydana getirdiği ve seyahatleri esnâsında kitaplarını imkân nispetinde yanında taşıdığı anlaşılmaktadır.

Yardımcısının, odasında adım atacak yer bulunmadığından şikâyet etmesi, bir gece uyumayıp o güne kadar yazdığı hadisleri hesapladığını ve senedleri muttasıl 200.000 hadîs kaydetmiş olduğunu söylemesi de bunu göstermektedir. (ez-Zehebî,A‘lâmü'n-nübelâ, 12/411, 412, 452)

Yazdığı hadislerin kitaplarda kalmayıp onları hâfızasına nakşettiğini gösteren en iyi örneklerden biri Bağdat'ta verdiği imtihandır.İbnü Adî(Rahimehullâh)ın rivâyetine göre,İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin Bağdat'a geldiğini duyan muhaddisler 100 hadisin sened ve metinlerini birbirine karıştırarak bunları on kişiye verdiler ve onlaraİmâm-ı Buhârî Hazretleriilim meclisine gelince bu hadisleri sırayla sormalarını söylediler.

Bu on kişi tespit edilen hadisleri çeşitli İslâm ülkelerinden gelmiş olan muhaddislerin huzûrunda okuyarak bunların mâhiyeti hakkında bilgi istediler.İmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)Hazretlerionlara bu hadislerin hiçbirini okunduğu şekliyle bilmediğini belirttikten sonra, ilk soruyu yönelten kimseden başlayarak, sordukları hadislerin sened ve metinlerinin doğrusunu her birine ayrı ayrı söyledi.

Böyleceİmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)Hazretlerihakkında tereddüdü olanlar onun nasıl bir hâfıza gücüne ve ne kadar geniş bir hadîs ilmine sâhip olduğunu yakînen anladılar.

İmâm-ı Buhârî Hazretlerikendisinden ilim tahsîl etmek isteyen herkese bildiğini esirgemeden vermesine rağmen devlet adamlarından uzak durur, onların saraylarına gitmeyi ilmi küçük düşüren bir davranış olarak kabûl eder ve bu uğurda her zorluğa katlanmayı göze alırdı.

Horasan vâlisiHâlid ibni Ahmed ez-Zühlîona bir adamını göndererek“el-Câmi‘u's-sahîh”,“et-Târîhu'l-kebîr”ve diğer eserlerini kendisinden dinlemeyi arzu ettiğini bildirince bu talebi reddetti.

İmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)ilmi küçük düşüremeyeceğini, onu başkalarının ayağına ötüremeyeceğini, gerçekten arzu ediyorsa hadîs okuttuğu mescide gelmesini, bunu da istemiyorsa hadîs okutmasını yasaklayabileceğini bildirdi ama ilmi kimseden esirgemediğini de haber verdi.

Buhârâ vâlisinin sâdece kendi çocuklarına ders vermesi yolundaki isteğini de ilmi belli insanlara tahsis edemeyeceği gerekçesiyle reddetti.

Bunun üzerine vâli, yakın adamlarından bâzılarınınİmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin Ehl-i Sünnet görüşüyle bağdaşmayan fikirlere sâhip olduğunu iddiâ etmelerini sağladı. Sonra da bu iddiâya dayanarak onun kendi memleketinden sürgün edilmesine hükmetti.

Bu durum karşısındaİmâm-ı Buhârî HazretleriBuhârâ'dan ayrılarak oradan Semerkand'e gitmek üzere yola çıktı. Semerkand'e 3 mil mesâfede bulunan Hartenk kasabasındaki akrabâlarını ziyâret etti.

Fakat orada hastalandı ve Semerkand'e gidemedi. 256 yılının Ramazan Bayramı gecesi vefât etti, ertesi gün (1 Eylül 870 Cumâ) orada toprağa verildi. Âilesi hakkında bütün bilinenler,Ahmedadında bir oğlu olduğu ve evinde birkaç yardımcısı bulunduğundan ibârettir.

İmâm-ıBuhârîHazretleri'ninBâzıHusûsiyetleri

İmâm-ı Buhârî Hazretleriorta boylu olup zayıf ve ince bir yapıya sâhipti. Birçok güzel huyu yanında az konuşması, başkalarının sâhip olduğu imkânlara özenmemesi gibi özellikleri de vardı.

Yiyip içmeye önem vermezdi. Onun cömertliğini, dünyâ malına değer vermediğini ve yardım severliğini gösteren davranışları pek çoktur.

25.000 dirhem alacaklı olduğu birine karşı gösterdiği müsâmaha dikkat çekicidir. Uzun zamandan beri borcunu ödemeyen bu şahıstan bâzı idâreciler vâsıtasıyla alacağını tahsîl etmesini tavsiye edenlere “Ben onlardan yardım istersem onlar da benden işlerine geldiği gibi fetvâ vermemi isterler, dünyâ için dînimi satamam.” demiştir.

Fakat bâzı dostları ona rağmen bu konuyu yöneticilere söylediler.İmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)Hazretleribunu haber alınca ilgililere mektup yazarak borçluya bir kötülük yapılmamasını istedi ve onunla her yıl kendisine 10 dirhem ödemek üzere anlaşma yaptı.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin dünyâ işleriyle ilgilenmediği, şahsî işlerini bir adamının yürüttüğü kendi ifâdelerinden anlaşılmaktadır.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin ahlâkî fazîletleri, tenkit ettiği râviler hakkında bile son derece mûtedil ve insaflı sözlerinde görülür. Bir râvi için kullandığı en ağır cerh ifâdeleri, o kimsenin güvenilemeyecek kadar zayıf olduğunu beyân sadedinde “Münkerü'l-hadîs”, muhaddislerin onun hakkında fikir beyân etmediğini ise “Seketû anh” tâbirlerinden ibârettir.

İmâm-ı Buhârî(Rahimehullâh)hadîs uydurmakla tanınan kimseler hakkında bile yalancı (kezzâb) ifâdesini pek nâdir kullanmıştır. Gıybetten sakınarak kimseyi çekiştirmediğini söylemesi ve:

«أَرْجُو أَنْ أَلْقَى اللّٰهَ وَلَا يُحَاسِبُن۪ي أَنِّي اغْتَبْتُ أَحَدًا ...
مَا اغْتَبْتُ أَحَدًا قَطُّ مُذْ عَلِمْتُ أَنَّ الْغِيْبَةَ تَضُرُّ بِأَهْلِهَا.»

“Ben umuyorum kiAllâh'a kavuştuğumda herhangi bir kimseyi gıybet ettiğime dâir beni muhâsebeye tâbi tutmayacaktır.Çünkügıybetin, kendisi ile meşgul olanlara zarar verdiğini bildiğim günden beri aslâ kim-
seyi gıybet etmedim.”(ez-Zehebî, Târîhu'l-İslâm, 19/259)demesi bu konudaki titizliğini göstermektedir.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin oğlu gibi sevip ilgilendiği kâtibiMuhammed ibni Ebû Hâtimonun ok atmayı çok sevdiğini, yanında bulunduğu uzun yıllar boyunca attığı oklardan sâdece ikisinin hedefe isâbet etmediğini ve bu hususta kimsenin onunla boy ölçüşemeyeceğini söylemektedir. Bâzı kitaplarda yer alan ahlâkî beyitleri ise onun şiir zevkini yansıtmaktadır.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'ni yakından tanıyan âlimlerin takdirkâr ifâdeleri, onun ilmî şahsiyeti hakkında fikir vermektedir.

HocasıNu‘aym ibni Hammâd(Rahimehullâh)ile muhaddisYa‘kûb ibni İbrâhîm ed-Devrakî(Rahimehullâh): “Buhârîbu ümmetin fakîhidir.” derlerdi.

Hadîs ve fıkıh ilimlerindeki derin bilgisiyle tanınan hocasıİshâk ibni Râhûye(Rahimehullâh)muhaddislere: “Bu gençten hadîs yazınız.” diye tavsiyede bulunduktan sonra “EğerBuhârî,Hasen-i Basrî(Radıyallâhu Anhümâ)zamânında gelmiş olsaydı hadîs ve fıkhı çok iyi bildiği için herkes ona başvurmak zorunda kalacaktı.” derdi.

Yine Basralı hocalarından ve “Emîrü'l-mü'minîn fi'l-hadîs” lakabını almış nâdir muhaddislerden biri olanAlî ibni Medînî(Rahimehullâh)a “Buhârîsâdece senin yanında tevâzu gösteriyor.” dediler.

İbnü'l-Medînî(Rahimehullâh)da: “Siz ona bakmayın, onun gözleri kendisi gibi birini daha görmemiştir.” karşılığını verdi.

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin Eserleri

1)“el-Câmi‘u's-sahîh.”

İmâm-ı Buhârî Hazretlerihalk arasında“Sahîh-i Buhârî”diye şöhret bulan bu eseri 600.000 kadar hadîs arasından seçerek on altı yılda meydana getirdiğini, her bir hadîsi yazmadan önce mutlakā boy abdesti alarak iki rekât namaz kıldığını söylemiştir.

Eserini Buhârâ'da yazmaya başlamış, tasnîfine Mekke, Medîne ve Basra'da devâm etmiştir.

Yeryüzünde hiçbir esere gösterilmeyen bir ihtimâma mazhar olan ve İslâm dünyâsında hakkında yüzlerce inceleme ve şerh kaleme alınmış bulunan bu eser İstanbul, Mısır, Hindistan ve Avrupa'da birçok defâ basılmıştır.

2)“et-Târîhu'l-kebîr.”

İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin“el-Câmi‘u's-sahîh”ten önce yazdığı bu kitap sahasının ilk eserlerinden biri olup burada ashâb-ı kiramdan kendi şeyhlerine gelinceye kadar 13.000'e yakın râvîٰnin güvenilirlik derecesini tespit etmiştir. Eser matbûdur.

3)“et-Târîhu'l-evsat.”

“et-Târîhu'l-kebîr”in bir muhtasarı olduğu anlaşılmakla berâber eserin tam olarak günümüze geldiği bilinmemektedir. Çok eksik bir nüshası (Bankipûr 12/32, no:687, 56 verak) Hindistan'da mevcuttur.

4)“et-Târîhu's-sağîr.”

“et-Târîhu'l-kebîr”in bir hulâsâsı olup râvîleri“et-Târîhu'l-kebîr”deki gibi alfabetik olarak değil de vefât târihlerine göre ele almakta ve onlar hakkında diğer eserlerinde rastlanmayan bilgiler vermektedir. Eser matbûdur.

5)“Kitâbü'd-du‘afâi's-sağîr.”

İbrâhîmismiyle başlamakta ve 418 râvîyi ihtivâ etmektedir.İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin daha önce zikredilen kitaplarına nispetle oldukça küçük hacimli olup alfabetiktir. Eser basılmıştır.

6)“Kitâbü'l-künâ.”

“et-Târîhu'l-kebîr”i tamamlayıcı mâhiyette olan bu eser, isimlerinden çok künyeleriyle tanınan 1000 kadar râvî hakkında kısa bilgiler vermektedir. Kitap yayımlanmıştır.

7)“et-Târîh fî ma‘rifeti ruvâti'l-hadîs ve nakaleti'l-âsâr ve temyîzi sikātihim min zu‘afâihim ve târîhi vefâtihim.”

Bu eser deİmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin diğer târih kitaplarına nispetle oldukça küçük hacimli olup Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi'nde bir nüshası bulunmaktadır (Medine, no:524, 18 verak).

8)“et-Tevârîh ve'l-ensâb.”

Bâzı önemli şahsiyetler hakkında bilgiler ihtivâ eden eserin diğer kitaplarda olduğu gibi belli bir usûlü yoktur. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi'nde bir nüshası mevcuttur (3.Ahmed, no:2969, vr:382a-399b).

9)“el-Edebü'l-müfred.”

“el-Câmi‘u's-sahîh”te bulunmayan güzel ahlâka dâir bâzı hadisleri de ihtivâ eden ve 644 bâb içinde 1322 hadîsi toplayan eser yayımlanmıştır.

Bu eserde İslâm'ın edeplerinden bahsettiği için büyük velîŞeyh Muhammed Zekeriyyâ el-Buhârî Hazretleriher yemekten sonra zikre niyet ederek bu eserden birkaç hadîs-i şerîf okur ya da misâfirlerden birine okuturdu ki bâzen bana da okutturduğu olurdu.İmâm-ı Buhârî Hazretleri'nin bu eserlerden başka bâzı eserlerinin daha mevcut olduğu kaynaklarda mezkûrdur.

(el-Buhârî,et-Târîhu'l-kebîr, 1/49, 2/60, 95, 158, 169, 3/1;el-Hatîb,Târîhu Bağdâd, 2/4-34;ez-Zehebî,A‘lâmü'n-nübelâ, 12/391-471;es-Sübkî,Tabekāt, 2/213-235;İbnü Hacer,Tehzîbü't-Tehzîb, 1/274-275, 9/47-55;el-Kettânî,er-Risâletü'l-müstetrafe, sh:41 ve devâmı;Yûsuf el-Kettânî,Rubâ‘iyyâtü'l-İmâmi'l-Buhârî, sh:44-49;‘Abdülğanî ‘Abdülhâlik,el-İmâmü'l-Buhârî ve sahîhuh; Tdv İslam Ansiklopedisi, 6/368-372)

SAHÎH-İBUHÂRÎİLEBEREKETLENMEHUSÛSU

1) “Sahîh-i BuhârîyiHatmetmek

İmâm-ı Bistâmî, Taşköprîzâdeveİmâm-ı Nebhânî(Rahimehümullâh)ın beyanları vechile;Muhammed ibni İsmâ‘îl el-Buhârî(Rahimehullâh)a âit“Sahîh-i Buhârî”kitabını hatmetmek tâûn ve vebâ gibi bulaşıcı hastalıklardan korunmak için meşâyih tarafından tecrübe edilmiş amellerdendir.

(‘Abdurrahmân el-Bistâmî,el-Ed‘ıyetü'l-müntehabe, Süleymâniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, rakam:4228, verak:18a-18b;‘Isâmüddîn Taşköprîzâde,Risâletü'ş-şifâ li-edvâi'l-vebâ, sh:95-96;Yûsuf en-Nebhânî,Se‘âdetü'd-dâreyn, sh:576)

2)Kur'ân-ıKerîmDışındaki KitaplarınŞifâve
TeberrükMaksadıyla Okunması

Bâzıları: “Te‘abbüd (lafzının okunması ile ibâdet yapmak) için ancak Kur'ân-ı Kerîm okunur, siz ise‘Buhârî've‘Şifâ-i Şerîf'gibi bâzı kitapları hatmediyorsunuz.” diye îtirazda bulunduğundaİmâm-ı Dirkāvî(Rahimehullâh)gibi bâzı ulemâ onlara:

“Biz bu kitapları te‘abbüd tarîki üzere (lafzını okuyarak ibâdet yapmak için) değil teberrük (bereketlenme) yolu üzere okuyoruz, zîrâ bu eserler âyet, hadîs, siyer ve mûcizât ile doludur ve onlarda birçok ulemâdan nakiller vârid olmuştur.

‘Buhârî've‘Şifâ-i Şerîf'gibi gibi eserlerin kırâatiyle teberrük nasıl inkâr edilebilir?! Onlarda bulunan lafızların ekserîsi ya Kur'ân âyetleridir ya hadîs-i şerîflerdir ya salevât-ı şerîfedir ya da duâdır.

Bunlarda bulunan havâs (husûsiyetler ve etkiler) denenmiş ve tesiri (faydası) görülmüştür. Deneyip nakledenlerin tecrübeleri deneyimsizler tarafından nasıl inkâr edilebilir?!” diye cevap vermişlerdir. (‘Abdülhayy el-Kettânî,el-Medhal ilâ kitâbi'ş-Şifâ, sh:243)

3)Sahîh-i BuhârîRasûlüllâh(SallellâhuAleyhi

Axess Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 240,00    240,00   
2 124,80    249,60   
3 84,80    254,40   
6 43,20    259,20   
9 29,33    264,00   
QNB Finansbank Kartları
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 240,00    240,00   
2 124,80    249,60   
3 84,80    254,40   
6 43,20    259,20   
9 29,33    264,00   
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 240,00    240,00   
2 124,80    249,60   
3 84,80    254,40   
6 43,20    259,20   
9 29,33    264,00   
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 240,00    240,00   
2 124,80    249,60   
3 84,80    254,40   
6 43,20    259,20   
9 29,33    264,00   
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 240,00    240,00   
2 124,80    249,60   
3 84,80    254,40   
6 43,20    259,20   
9 29,33    264,00   
World Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 240,00    240,00   
2 124,80    249,60   
3 84,80    254,40   
6 43,20    259,20   
9 29,33    264,00   
Diğer Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 240,00    240,00   
2 -    -   
3 -    -   
6 -    -   
9 -    -   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat